Futbol Az da Olsa Umuttur, Bi' Düşünün Abiler...

Eski Yazıları Hatırlamaca;
Şu haber üzerine yazılmış bi' yazıdır. (bknz)

Tabiki ulan seviyoruz seni de, ve tabiki sen global köyümüze çelik çomak oldun da, bi' de gülmesi var tarihin açlıktan kokan nefesimize, şatafatlı göklerden, çorak topraklara kıç üstü çakılmamızın içgüdüsel temaşası var bi' de... Aldırmayıp elimizin uzun süreli titremesine, pencereden baharın gelişine bakar gibi seçilmiş bi' azınlığa yalanmamız var bi' de... Galeyana gelip, gitmişin-gelmişin çetelesini tutmamız, her hafta sonu bir diğeri için umutlanmamız, meşhur havalimanı serenatları, boyundan boyuna dolaşan atkılarımız, flamalarımız, Hagi'yi baba yarısı görenimiz hatta, hala Metin'e Feyyaz'a iştahlananımız, belki elini öperim diye adada Lefter'i sayıklayanımız, sonra pankartlarımız var çokça, evirip çevirip dillendirdiğimiz marşlarımız, tribünde varedebildiğimiz aşklarımız, salya sümük harcanmışlığımız... Bi' de sezon sonları topyekün ağlatılmışlığımız var tabi ara ara.
Umut fakirin ekmeği ya nasılsa; çekmişiz kafaları dalmışız hayallere, 2010'da Madrid'e koymasak da, üzülsek de yeni bi' yenilmişliğe, var mı ki bizden güzeli dünyada -ki bakmaya kimse suskunluğumuza, heryerdeyiz biz, bi' öğlen vakti Samsun 19 Mayıs'ta, daha güneş açısını eğmeden belki Livorno'da kalabalık bi' limanda. Akşama rakı balık yapalım diye Beşiktaş Çarşı'da, olmadı kentsel dönüşüm adına yıkılıp yakılan Çinçin'de Yenidoğan'da, her pazar La Bombonera'da, olmadı, Labanovski Dinamo'da, ama illahaki yeşilin yakınında, umudun kıyısında... Bu aralarda-en azından kendi adıma- Kenya'dan Eritre'ye eksik yolcuyla dönen bi' uçakta...
Biliyorduk elbette, yoksul ve yoksun Afrika ülkelerinin uluslararası organizasyonlarda potansiyel mülteci yaftasıyla koklanıp, sevildiğini. Ve illahaki biliyorduk nice atletin koşu sonrası aynı hızla umuda kadar beyaz bayrağa bakmadan kaçtığını. Biliyorduk da, Ronaldo'nun bınservisine takılmıştık aslında... Bu basit bi' fakir edebiyatı değil dostlar; bi' fubol takımı ortadan kayboldu diyor gazeteler, dünya milyon kere taca atmış onları, buharlaşıp aldığımız nefese karışsalar ne ki?
Ama var ya gün gelecek, bu kara kuru çocuklar, tek bi' kibrit çakımıyla yakacaklar dünyayı, Santiago Barnebau'nun ortasında sergilenen bi' tragedyada, tüm tok karınlılara dayıyacaklar pis burunlarını!!! - See more at: http://onkusurluhareket.blogspot.com.tr/2009/12/futbol-az-da-olsa-umuttur-bi-dusunun.html#sthash.pcboTRkD.dpuf
Tabiki ulan seviyoruz seni de, ve tabiki sen global köyümüze çelik çomak oldun da, bi' de gülmesi var tarihin açlıktan kokan nefesimize, şatafatlı göklerden, çorak topraklara kıç üstü çakılmamızın içgüdüsel temaşası var bi' de... Aldırmayıp elimizin uzun süreli titremesine, pencereden baharın gelişine bakar gibi seçilmiş bi' azınlığa yalanmamız var bi' de... Galeyana gelip, gitmişin-gelmişin çetelesini tutmamız, her hafta sonu bir diğeri için umutlanmamız, meşhur havalimanı serenatları, boyundan boyuna dolaşan atkılarımız, flamalarımız, Hagi'yi baba yarısı görenimiz hatta, hala Metin'e Feyyaz'a iştahlananımız, belki elini öperim diye adada Lefter'i sayıklayanımız, sonra pankartlarımız var çokça, evirip çevirip dillendirdiğimiz marşlarımız, tribünde varedebildiğimiz aşklarımız, salya sümük harcanmışlığımız... Bi' de sezon sonları topyekün ağlatılmışlığımız var tabi ara ara.

Umut fakirin ekmeği ya nasılsa; çekmişiz kafaları dalmışız hayallere, 2010'da Madrid'e koymasak da, üzülsek de yeni bi' yenilmişliğe, var mı ki bizden güzeli dünyada -ki bakmaya kimse suskunluğumuza, heryerdeyiz biz, bi' öğlen vakti Samsun 19 Mayıs'ta, daha güneş açısını eğmeden belki Livorno'da kalabalık bi' limanda. Akşama rakı balık yapalım diye Beşiktaş Çarşı'da, olmadı kentsel dönüşüm adına yıkılıp yakılan Çinçin'de Yenidoğan'da, her pazar La Bombonera'da, olmadı, Labanovski Dinamo'da, ama illahaki yeşilin yakınında, umudun kıyısında... Bu aralarda-en azından kendi adıma- Kenya'dan Eritre'ye eksik yolcuyla dönen bi' uçakta...
Biliyorduk elbette, yoksul ve yoksun Afrika ülkelerinin uluslararası organizasyonlarda potansiyel mülteci yaftasıyla koklanıp, sevildiğini. Ve illahaki biliyorduk nice atletin koşu sonrası aynı hızla umuda kadar beyaz bayrağa bakmadan kaçtığını. Biliyorduk da, Ronaldo'nun bınservisine takılmıştık aslında... Bu basit bi' fakir edebiyatı değil dostlar; bi' fubol takımı ortadan kayboldu diyor gazeteler, dünya milyon kere taca atmış onları, buharlaşıp aldığımız nefese karışsalar ne ki?
Ama var ya gün gelecek, bu kara kuru çocuklar, tek bi' kibrit çakımıyla yakacaklar dünyayı, Santiago Barnebau'nun ortasında sergilenen bi' tragedyada, tüm tok karınlılara dayıyacaklar pis burunlarını!!!






Tabiki ulan seviyoruz seni de, ve tabiki sen global köyümüze çelik çomak oldun da, bi' de gülmesi var tarihin açlıktan kokan nefesimize, şatafatlı göklerden, çorak topraklara kıç üstü çakılmamızın içgüdüsel temaşası var bi' de... Aldırmayıp elimizin uzun süreli titremesine, pencereden baharın gelişine bakar gibi seçilmiş bi' azınlığa yalanmamız var bi' de... Galeyana gelip, gitmişin-gelmişin çetelesini tutmamız, her hafta sonu bir diğeri için umutlanmamız, meşhur havalimanı serenatları, boyundan boyuna dolaşan atkılarımız, flamalarımız, Hagi'yi baba yarısı görenimiz hatta, hala Metin'e Feyyaz'a iştahlananımız, belki elini öperim diye adada Lefter'i sayıklayanımız, sonra pankartlarımız var çokça, evirip çevirip dillendirdiğimiz marşlarımız, tribünde varedebildiğimiz aşklarımız, salya sümük harcanmışlığımız... Bi' de sezon sonları topyekün ağlatılmışlığımız var tabi ara ara.
Umut fakirin ekmeği ya nasılsa; çekmişiz kafaları dalmışız hayallere, 2010'da Madrid'e koymasak da, üzülsek de yeni bi' yenilmişliğe, var mı ki bizden güzeli dünyada -ki bakmaya kimse suskunluğumuza, heryerdeyiz biz, bi' öğlen vakti Samsun 19 Mayıs'ta, daha güneş açısını eğmeden belki Livorno'da kalabalık bi' limanda. Akşama rakı balık yapalım diye Beşiktaş Çarşı'da, olmadı kentsel dönüşüm adına yıkılıp yakılan Çinçin'de Yenidoğan'da, her pazar La Bombonera'da, olmadı, Labanovski Dinamo'da, ama illahaki yeşilin yakınında, umudun kıyısında... Bu aralarda-en azından kendi adıma- Kenya'dan Eritre'ye eksik yolcuyla dönen bi' uçakta...
Biliyorduk elbette, yoksul ve yoksun Afrika ülkelerinin uluslararası organizasyonlarda potansiyel mülteci yaftasıyla koklanıp, sevildiğini. Ve illahaki biliyorduk nice atletin koşu sonrası aynı hızla umuda kadar beyaz bayrağa bakmadan kaçtığını. Biliyorduk da, Ronaldo'nun bınservisine takılmıştık aslında... Bu basit bi' fakir edebiyatı değil dostlar; bi' fubol takımı ortadan kayboldu diyor gazeteler, dünya milyon kere taca atmış onları, buharlaşıp aldığımız nefese karışsalar ne ki?
Ama var ya gün gelecek, bu kara kuru çocuklar, tek bi' kibrit çakımıyla yakacaklar dünyayı, Santiago Barnebau'nun ortasında sergilenen bi' tragedyada, tüm tok karınlılara dayıyacaklar pis burunlarını!!! - See more at: http://onkusurluhareket.blogspot.com.tr/2009/12/futbol-az-da-olsa-umuttur-bi-dusunun.html#sthash.pcboTRkD.dpuf
Tabiki ulan seviyoruz seni de, ve tabiki sen global köyümüze çelik çomak oldun da, bi' de gülmesi var tarihin açlıktan kokan nefesimize, şatafatlı göklerden, çorak topraklara kıç üstü çakılmamızın içgüdüsel temaşası var bi' de... Aldırmayıp elimizin uzun süreli titremesine, pencereden baharın gelişine bakar gibi seçilmiş bi' azınlığa yalanmamız var bi' de... Galeyana gelip, gitmişin-gelmişin çetelesini tutmamız, her hafta sonu bir diğeri için umutlanmamız, meşhur havalimanı serenatları, boyundan boyuna dolaşan atkılarımız, flamalarımız, Hagi'yi baba yarısı görenimiz hatta, hala Metin'e Feyyaz'a iştahlananımız, belki elini öperim diye adada Lefter'i sayıklayanımız, sonra pankartlarımız var çokça, evirip çevirip dillendirdiğimiz marşlarımız, tribünde varedebildiğimiz aşklarımız, salya sümük harcanmışlığımız... Bi' de sezon sonları topyekün ağlatılmışlığımız var tabi ara ara.
Umut fakirin ekmeği ya nasılsa; çekmişiz kafaları dalmışız hayallere, 2010'da Madrid'e koymasak da, üzülsek de yeni bi' yenilmişliğe, var mı ki bizden güzeli dünyada -ki bakmaya kimse suskunluğumuza, heryerdeyiz biz, bi' öğlen vakti Samsun 19 Mayıs'ta, daha güneş açısını eğmeden belki Livorno'da kalabalık bi' limanda. Akşama rakı balık yapalım diye Beşiktaş Çarşı'da, olmadı kentsel dönüşüm adına yıkılıp yakılan Çinçin'de Yenidoğan'da, her pazar La Bombonera'da, olmadı, Labanovski Dinamo'da, ama illahaki yeşilin yakınında, umudun kıyısında... Bu aralarda-en azından kendi adıma- Kenya'dan Eritre'ye eksik yolcuyla dönen bi' uçakta...
Biliyorduk elbette, yoksul ve yoksun Afrika ülkelerinin uluslararası organizasyonlarda potansiyel mülteci yaftasıyla koklanıp, sevildiğini. Ve illahaki biliyorduk nice atletin koşu sonrası aynı hızla umuda kadar beyaz bayrağa bakmadan kaçtığını. Biliyorduk da, Ronaldo'nun bınservisine takılmıştık aslında... Bu basit bi' fakir edebiyatı değil dostlar; bi' fubol takımı ortadan kayboldu diyor gazeteler, dünya milyon kere taca atmış onları, buharlaşıp aldığımız nefese karışsalar ne ki?
Ama var ya gün gelecek, bu kara kuru çocuklar, tek bi' kibrit çakımıyla yakacaklar dünyayı, Santiago Barnebau'nun ortasında sergilenen bi' tragedyada, tüm tok karınlılara dayıyacaklar pis burunlarını!!! - See more at: http://onkusurluhareket.blogspot.com.tr/2009/12/futbol-az-da-olsa-umuttur-bi-dusunun.html#sthash.pcboTRkD.dpuf

Yorumlar