Sevgili Galatasaraylı,


28 Mart 2010 - Beira yolundan maç notları


Sevgili okuyucu, blog takipçisi, futbol sevdalısı ya da her ne sebeple olduysa yolu On Kusurlu Hareket’e düşüp bu post’a maruz kalan insan evladı… Yaşadığı şu minik zaman dilimi içerisinde gram kendinde olmayan, son birkaç saattir anlamlı bir cümle oluşturmayan kelime gruplarını sayıklayıp duran bir Galatasaray'lı yazıyor bunları, fevkalade saçmalayabilir, mazur gör…

Sana hepsinden önce şunu söylemek istiyorum: Afrika’nın güney doğusu için en ideal frekans 5960.0 khz. Türkiyenin Sesi Radyosu ısrarla 6120.0’yi önerse de inanma, böylelikle frekanslar arasında dakikalarca gezinmekten ve bütün gece boyunca beyninde çınlayacak ‘zııııııızzzzzttt’ sesinden kurtulmuş olursun.

İkinci olarak da şu: Sanırım Galatasaray pek iyi futbol oynamadı. Yine sanırım Fenerbahçe de pek iyi futbol oynamadı.(Radyodan, hele ki yarım yamalak duyulabilen bir radyodan dinleyerek bu kadar yorum yapılabiliyor) Sanmadan emin olduğum tek şeyse sonuçta Fenerbahçe’nin abuk subuk bir golle kazanmış olması. Golü izlemedim, o esnada Türkiye’nin Sesi bir senfoni müziğiyle karışmakta olduğu için doğru düzgün dinleyemedim bile; tek duyduğum ‘Leo Franco’dan büyük bir hata’ gibi bir şey, ardından da ‘Selçuk’ gibi bir şeydi… Yine de bundan eminim. Maç boyunca ‘Abi arda girer bu iş biter’, ‘Fener son yarım saatte oyundan düşer’ türünden yorumlara, ısrarla ‘Biz bu maçı alamayız,’ cevabını verirken ne kadar eminsem bundan da o kadar eminim.

Hiçbir açıklaması yok. Akıl, mantık, izan, teori gs-fb maçlarının çok uzağında duruyorlar. İlk altı yılı düş, 21,5 yıllık tecrübe konuşuyor. Biliyorum ki hiç olmayacak bir anda Selçuk (Selçuk yahu!) olmayacak bir gol atabilir. Kısa Türkiye kariyerinde “o maç”ın dışında toplam 3 gol atmamış bir forvet (anımsayamadım adını, kimdi şu Saunders’ın gs’ye geldiği sene fb’ye gelen?) senin takımına elini kolunu sallaya sallaya üç gol atabilir. Kaleyi bulan şutların 28’e 1 falan Galatasaray lehine olduğu bir maçta Johnson’un abuk bir frikiği sağa sola çarpıp Taffarel’i ters köşeye yatırabilir. Söz konusu gs-fb maçıysa Fenerbahçenin kazanmasını sağlayacak her şey ama her şey olabilir.

Gs- Fb derbisini tanımlamamı isteseler, Lineker’e göz kırparak ‘Senede en az iki kez oynanan, 11’er kişilik iki takımla başlayıp çoğunlukla 11’e 7, 10’a 8 gibi tuhaf takımlarla biten, saha-hava-konjonktürel koşullar her ne olursa olsun, sakatlara-cezalılara-kadrolara-form durumlarına bakmaksızın sonunda hep Fenerbahçe’nin kazandığı derbidir’ derdim. Yaklaşık 50 maçlık tecrübe konuşuyor.

Sevgili Galatasaraylı, bir gün yolun teknolojiden yoksun, hele ki afrika kıyılarında seyir yapan bir yük gemisine düşerse, bir ton eziyete katlanıp da gs-fb maçını dinleme sakın. Deniz mantarlarını falan izle. Ufka bak. Kafayı çek. Bi şeyler yap. Ama her ne yaparsan yap gs-fb maçını dinleme. Hatta mümkünse herhangi bir yerde, herhangi bir koşulda oynanan hiçbir gs-fb maçını dinleme/izleme. Olay mahalline yakın yerlerde dolaşma. Kafayı çek. En güzeli sanırım bu.

Mevcut ruh haliyle ilintili olarak:

Bkz: Fenerbahçe kazandı ve biz yine kaybettik



Ekleme: O değil de, sefere çıktığımda gs ligde 6’da 6 yapmıştı, uefa’da tam yol gidiyordu; arada bjk ve panathinaikos’a da 3’er tane atmıştı. İşlerin o durumdan şu noktaya geleceğine mümkünü yok inanmazdım.

Yorumlar