Atletico Evinde Galip (!)


Farklı bir maç gecesi oldu sanırım benim için, Galatasaray sanki Güney Kore'nin bi' dijital stadında top oynuyor da, arada az da olsa ıslık falan çalan Koreliler futbol kültüründen yoksun olduklarının altını çiziyor gibi...
Bi' de bu bulutsuz havada tüm şimşekleri üzerime çekeceğim ama; üzerine taşıyamayacağı bi' sorumluluk verilmiş, belki de ülke futbolunun yetiştirebileceği en büyük değer olabilecekken durmamacasına sıradanlaşan Arda, sanki 23 yaşında değilmiş de Kazak Liginde eli belinde top oyalayan Rivaldo'ymuş gibi garip bi' kimliğe bürünmüş...
Ayhan'ın nedenini anlayamadığım bi' hamle sonucu oyuna girmesiyle beraber sayısı üçe çıkan şu meşur önlibero hikayesinin de; ne kadar iyi niyetinden şüphe etmesem de, Mustafa Sarp'la ve gidip çoluk çocuğuyla mangal yakıp iki satır eğlenme derdi yüzünden okunan Ayhan'la olmayacağı kesin... Topal'ın bu acemiliğini zaten iki yıldır çözebilmiş değilim.
Neill Galatasaray'ın en mantıklı hareketi olduğunu ispat etmeye devam ediyorken, Servet'in de geçen senenin yorgunluğundan olsa gerek; inanılmaz savruk oyunu, sanırım ömrü hayatımda değerini hiç bilemeyeceğim Hakan Balta'nın kişiliksiz ve silik futbolu, son olarak da yıllardır kocaman bi' ümitle beklediğim fakat sürekli oyununu geriye doğru seyre yelken açtıran Uğur'un üretimsizliği savunmanın ne denli dengesiz olduğunu vurguluyor sanırım. Bi' de kurtarıcı(!) Sabri diye bekleyen yığına da selam ederim burdan...
Leo Franco hakkında da fazla söze gerek yok sanırım. Zaten adamın neler yapabileceğini az çok biliyorduk. Maradona'nın neredeyse Mozambik liginden bi' Arjantinliyi kaleye geçirecek olması ve bu arkadaşı gözünün hiç görmemiş olması sanırım süpersonik bi' anektot.
Keita çalışkan bi' adam profili çiziyor ve şu anda Galatasaray bünyesinde yıldız payesini hakkıyla taşıyacak tek adam pozisyonunda, fakat Afrika kupasından olsa gerek inanılmaz derecede güçsüz. Elano da bize geldi kimliği değişiyor sanırım, adam iyi niyetli, orta sahada basıyor falan ama çok geriye yaslanmış bi' biçimde, sanırım böyle giderse Dünya Kupasında talibinin çıkmasını beklemek akıllıca olacaktır.
Maçın suçunun yükleneceği adam gibi görünse de Caner için söylenecek bi' şey yok. Ağadır Paşadır dediğimiz -ki Allah var öyledir- Hagi'nin otuzlu yaşlarında yaptıklarını hatırlayınca 20 yaşında bi' adam için bu iki sarıyı çok görmemek gerekiyor. Yetenekleri ve yapabilecekleri belli bi' adam, ötesi de yok işte...
Son olarak söylemek gerekirse; maç Atletico'nun hakkıydı, sanırım bu korkak oyunla(forvetsizliği göz ardı etmiyorum tabi) anca bu kadarı olurdu. Ha şimdi efendim Nonda olsaydı bla bla bla işine girmiyorum fakat ilerde ayağında top tutacak forvet özellikli bi' adam olsaydı biraz da oyun farklılaşırdı diye de düşünmeden edemiyorum ve Arda'da artık sol tarafa çekilsin kardeşim, yeter ona da yazık oluyor, bize de...
Başlık için de kimse kızmasın, Tv'den görünen o, telefon açıp maçta olanlara da teyit ettirdim ya da biz Dinamo Mamak ile Atletico Çinçin maçını izledik farkında değiliz.
Burda Platini için de çok pis küfürler hazırladım da, dillendirmeyeyim kan davası olur... Hakem sayısını 20'ye falan çıkarmasını bekliyorum şiddetle, ne işe yarıyorsa artık!
Ha şuursuz hakem penaltıyı verseydi, turu Galatasaray geçseydi ben bunları yazar mıydım? Vallahi de yazardım fakat sabahın olmasını beklerdim sanırım.

Yorumlar