Hakuna Matata!

Büyük öykünün başlangıcında herkes çıplak ayaklıydı. Afrika’daysanız, her şeyin başlamakla hiç başlamadan sona ermek arasında gidip geldiği o tuhaf sıfır noktasına hoş geldiniz demektir…


Tanzanya’nın baş şehrinde sırtlarında kalburüstü İngiliz takımlarının formalarıyla büyük efendiye biat eden insanların dillerinden hiç düşmeyen iki kelime var: “Hakuna Matata!”. Biz ‘beyaz adam’a büyük öykünün resmi dilinde çeviriyorlar: “No Problem!”. Soldan akan trafikte yerel pazar alanına ulaşmak için çabalarken gözünüzün sürekli on katının onu da demir parmaklıklarla çevrili binalara takılması kaçınılmaz. Yeterince aç bırakılmış insanların tırmanamayacağı hiçbir yükseklik, işleyemeyeceği hiçbir suç olmadığını biliyoruz, biliyorlar.


Karanlık çöktükten sonra ‘Safari’ biralarımızı yudumladığımız bir barda, gözümüz CSKA Moskova- Manchester United (Ekim 2009) maçının ikinci devresine takılıyor. Manu’nun son dakikalarda attığı golle birlikte ortalık festival alanına dönüyor. Bizim sömürgecilik dediğimiz zıkkımın faillerini Tanzanya’lılar kurtarıcı addediyor. Tanzanya’nın aç insanlarını bu gecelik Luis Valencia kurtarıyor. Yarın ne olacağıysa güneşin nereden doğacağına bağlı; gündoğusu sürdükçe, Afrika Afrika kalmaya devam edecek.


Hoş geldin büyük efendi, hoş geldin beyaz adam, hoş geldiniz küçük tanrılarımız. ‘Somalia Matata, Tanzania Hakuna Matata!’. Biz beyaz adam’a öykünün resmi dilinde çeviriyorlar: ‘Somalia problem, Tanzania no problem!’. Çünkü biz onlar gibi hır çıkarmıyoruz, gemilerinizi ve değerli mallarınızı yağmalamıyoruz, sadece bulabildiğimiz kadar çok Marihuana içiyoruz ve yalnızca size biat etmeye devam ediyoruz.

Forza Manu! Hakuna Matata!

Dar Es Salaam – 24.10.2009

Yorumlar