"Bir Rüya Olsa Bu Kadar Güzel Olamazdı..." (Seçmece Derbiler)

FourFourTwo’nun Eylül sayısı için Erdem Kabadayı İstanbul derbileri tarihini taramış, içlerinden de akıllarda en çok yer eden yirmi tanesinin öyküsünü anlatmış. “Pascal’ın tombalası”ndan “altı yabancı”ya, “Ulubatlı Souness”tan “6-0”a, sahanın arenaya dönüp 17 futbolcunun ceza aldığı “GS-FB meydan kavgası”ndan “Cobarde Gallina Ortega”ya kadar çoğunu izleme şansı bulduğum, bir kısmını bir bilenden dinlediğim, birkaçını ise ilk kez duyduğum yirmi öyküden kendi seçmece listemi aktarıyorum, FourFourTwo’dan naklen...


O Röveşataları Atmayacaklardı!
4 Mayıs 1989 / GS 3 FB 4

Türkiye Kupası çeyrek finalinde Kadıköy’den 2-2’lik beraberlik getirmeyi başaran Galatasaray kendi evinde henüz 38. dakikada 3-0’ı bulmuştu. Tanju’nun hat-trick’i hem sarı kırmızı taraftarı hem de futbolcuları coşturmuştu. Öyle ki ilk devrenin sonlarına doğru Galatasaray yarı sahasında, taç çizgisine yakın bir noktada önce Prekazi gelen topa röveşatayı patlattı, ardından aynı top yere inmeden Mirsad Güneş. Birer tokat gibiydi o vuruşlar Fenerbahçelilerin yüzünde patlayan… Aşağılandıklarını düşündüler, sinirlendiler, hırslandılar ve ikinci devre Aykut ve Hasan Vezir’le dört tane asıl Osmanlı tokadını rakiplerinin yüzüne çarptılar. O röveşatalar atılmasa belki de Türk futbol tarihinin en büyük geri dönüş efsanesi yazılamayacaktı.

Hamam Parası Olsun!
19 Ağustos 1924 / GS 3 FB 2

İstanbul Ligi yarı final ilk maçının 89. dakikasında Fenerbahçeli Şekip önce topu kurtarmış ardından Galatasaraylı Muslih’e tekme, araya giren Edip’e de yumruk atmıştı. Ortalık karıştı, seyirciler sahaya daldı, maç yarım kaldı. Dört gün sonra takımlar Galatasaray’ın penaltı atacağı son yarım dakikayı oynamak için tekrar sahaya çıktı. Oyun harici edilen Şekip dışında kararı protesto eden Fenerbahçeli üç oyuncu daha maça gelmemişti. Protestolar sahada da devam etti; penaltı atışında hiç kimse kaleye geçmedi. Rum hakem Haçopulo’nun düdüğüyle Mithat’ın vuruşu Galatasaray’ın üçüncü golü olarak boş kaleye giderken belki kameralar değil ama tarih o anı kaydetti.


Derbilerden Baba Hakkı Geçti

Beşiktaş efsanesi büyük kaptan Hakkı Yeten’in derbilere vurduğu damgalar o kadar çok ki…

Bir keresinde Şeref Stadı’nda Fenerbahçe’ye tam 4-1 yenildiler. Çok bozulmuştu Baba Hakkı bu duruma ve cezayı tüm takıma kesti. Maçtan sonra kaptanı olduğu takıma Şeref Stadı’nda bir sıra dayağı çekti. Sadece Şükrü Gülesin bu dayaktan kurtuldu; Öylesine hızlıydı ki Baba Hakkı onu yakalayamadı.

Coşkun Özarı’yı ilk kez Galatasaray forması giydiği gün Beşiktaş’a attığı golden sonra “Hey çocuk buraya gel” diyerek yanına çağırıp yanağını okşaması ve takım arkadaşlarına “Bu çocuk çok iyi futbolcu olacak. Sakın ona tekme atmayın” demesi de unutulmaz bir andır.

Korneri atan Şükrü Gülesin’in kendisine pas vermeyip, topu direkt Fenerbahçe ağlarına göndermesi üzerine onu sahanın içinde kovalaması; yine bir başka Fenerbahçe maçında kırmızı kart gören genç oyuncunun ondan izin alarak saha dışına çıkması; kendisine sert giren Galatasaraylı Adnan’a Osmanlı tokadını yapıştırması… Hepsi Baba Hakkı’nın derbilerde yaşattığı unutulmaz anlardır.


Fenerli Metin, Cimbomlu Can
23 Ağustos 1969 / FB 1 GS 1

Bir devir kapanıyor, bir efsane futbolu bırakıyordu. Pek de gönüllü olmasa da Metin Oktay birbirinden harika anlarla bezediği futbol yaşamını ezeli rakip Fenerbahçe karşısındaki jübilesiyle sonlandırıyordu. Maçın son dakikalarına kadar topun peşinden koşmadan edemedi gerçek Kral. Herkes onun maçtan çıkacağını düşünürken Fenerbahçe’li Can Bartu’yla bir araya geldi ve formasını Sinyor’a verdi, onunkini de sırtına geçirdi. Fenerli Can Galatasaray’da, Galatasaraylı Metin Fenerbahçe’de oynadı son dakikaları. Bir rüya olsa bu kadar güzel olamazdı. Rüyanın en güzelini de yine Metin Oktay yazdı.

Yorumlar